Narsisistik-Kimliksel Travma ve Aktarımı[1]
Réne Roussillon
Başlıkta öne sürdüğüm meseleyi ele almadan evvel, daha doğrusu bu konuyu “iyi” bir konumda ele alabilmek için iki ön koşulun önceden ele alınmasının gerekli olduğunu düşünüyorum.
İlki, “sınır hâllerin” veya “narsisistik” aktarımların özgüllüğü konusunun üstü kapalı şekilde barındırdığı tanı konusunu içerir. Herhangi bir aktarımsal konfigürasyonun analiz edilmesi, tarihselliği düzenleyici konuma yerleştiren bir perspektife yer açılması için her tür “yapısal” perspektifin askıya alınmasını içerir. Bu bakış açısıyla, analizde “sınır hâl” birey yoktur, yalnızca yaşanmış geçmişin simgeleştirilmesi çalışmasındaki bazı zorlukların kökeninde birkaç tarihsel konjonktürle karşılaşmış ve bu sebeple de angaje olan bazı dürtüsel, narsisistik veya nesnesel kimi meselelerin öznel sahiplenilmesinde bazı zorluklarla karşılaşmış olan bir birey vardır. Geçmişten sahiplenilmemiş olan şey sebebiyle acı çekeriz, ister “nevrotik”, “psikotik” veya “sınır hâlde” olalım, geçmişin bu kesitlerini simgeleştirerek ve bunları öznel örgütlenmenin dokusu ile bütünleştirerek “iyileşiriz.” “Anılara dalma” sebebiyle acı çeker, hatırlayarak iyileşiriz; tarihsel veya geçmiş ilişkisel konjonktürlerin ruhsallık içinde sabitlenmiş ve kistleşmiş olan özelliklerini yeniden oynayabileceğimizi, başka şekilde tekrar edebileceğimizi hatırlayarak.