Sunuş: Eylemsellik

Daniele Accossato, Amore Rapito, 2015.

NİLÜFER ERDEM – YAVUZ ERTEN (Psikanalizin Dili Editörleri)

Değerli okurlar, Psikanalizin Dili e-dergisinin dördüncü sayısıyla sizlerle buluşmaktan dolayı mutluyuz. Bu sayının (2022) ana konusunu Eylemsellik olarak belirledik. Bununla söze dayalı bir tedavi ve ruhsallığı araştırma yöntemi olan psikanalizde süreç içinde karşılaşılan ve sözün devre dışı kaldığı zorlu analitik anlara damgasını vuran çeşitli eyleme dökme biçimlerini ele almayı amaçladık.

Analitik süreçte boy gösteren eyleme dökme biçimleri ve bunların yorumlanması hem teknik hem de kuramsal bakımdan günümüz psikanalizinin önemli konularından biridir. Eylemsellik, histerik hastaların konversiyonlarında kendini gösteren sahneye koymalardan seans içinde veya dışındaki sakareylemlere, eyleme dökmelerden (acting in ve acting out) canlandırmalara (enactment) kadar uzanan pek çok görüngüyle tarif edilebilir.

Eyleme dökme, agieren, Freud tarafından ortaya atıldığından bu yana anlamı ve kapsamı en fazla değişmiş olan kavramdır. Freud eylemsellikten ilk olarak parapraksileri tanımlamak için, 1901 tarihli Gündelik Yaşamın Psikopatolojisi kitabının, “Belirtiler ve Tesadüfi Eylemler” başlıklı 9. Bölümünde bahseder. Agieren kavramını bugün kullanıldığı biçimine yakın bir tarzda eyleme dökme olarak anlayabileceğimiz şekilde ise ilk kez, Dora vakasını anlattığı Bir Histeri Vakasının Analizinden Parçalar (1905) metninde kullanır. Dora’nın analizini aniden bitirmesini sonradan bir eyleme dökme olarak gören Freud bunu, aktarımın analitik süreçte zamanında fark edilip işlenememesinin bir sonucu, Dora’nın seansa gelemeyen düşlemleri ve anılarının eyleme dökülmeyle kendini göstermesi şeklinde yorumlar. Freud’un 1914 tarihli Hatırlama, Tekrarlama ve Derinlemesine Çalışma’da geliştirdiği “tekrarlama zorlantısı” kavramı eyleme dökmenin anlamını genişletir. Son olarak, 1940 tarihli Ana Hatlarıyla Psikanaliz başlıklı metninde eyleme dökme konusuna yeniden değinen Freud, hastanın aktarım içinde hatırlamak yerine eyleme dökmesinin analizde en istemediğimiz şey olduğunu vurgular.

Agieren nevrotik bir edim midir yoksa daha fazlası mıdır? Eyleme dökmenin aktarımla ilişkisi nedir? Freud sonrası yazarlar eyleme dökmeyi bu sorular etrafında farklı yönleriyle ele almışlardır. Seansa gelirken cüzdanını evde unutmak, anahtarını kaybetmek, yanlış otobüse binmek gibi edimler nevrotik edimlerdir, sakareylemlerdir. Eyleme dökmenin ne olduğunu belirlemek ise daha karmaşıktır. Fenichel’e (1945) göre, belirtiler de eylem içerir. Bir eylemin eyleme dökme olarak adlandırılabilmesi için kompleks bir yapı oluşturması ve benlikle uyumlu olması gerekir. Analiz dışında eyleme dökmenin açığa vurduğu sorunlara değinerek konuya önemli katkıda bulunan Greenacre (1950) ağır travmalara maruz kalmış hastaların eyleme dökmeye yatkınlığı olduğunu belirtir. Etchegoyen (1991) aktarım ekseninde düşünerek, daha işlevsel bir tanımlamayla eyleme dökmeyi aktarımdan ayırt edebilmek için amacına bakmak gerektiğini vurgular. Ona göre eyleme dökmenin amacı hatırlamamaktır, “aktarım bir hatırlama biçimidir, eyleme dökme ise hatırlamama biçimidir” (s. 705).

Çağdaş psikanalizin eylemselliğe bakışı, anlamını, iki kişinin ruhsallığının buluştuğu psikanalitik alan tanımlanmasından alır. Bu bakış açısına göre eylemsellik hem bir direnç veya inkâr hem de bir iletişim biçimidir. Çeşitli eyleme dökme biçimleri, söz öncesi döneme ait yaşantıları dışa vurur, erken dönem özdeşleşimlerine ve ilk nesnelerle olan ilişkilere dair ipuçları verir. Bu dışavurumlar olmadan ve bunlar bir süreç içinde evrilmeden bir analizin olması mümkün değildir. Günümüz psikanalizinde, karşıaktarım analizinin önem kazanmasında söz öncesi travmatik yaşantılara ulaşabilmeyi sağlayan eylemselliğin daha iyi kavranmasının önemli bir rolü vardır. Eyleme dökmeler, analitik durum içinde, analisti de işin içine dahil eden canlandırmalara dönüşür. Hastanın içsel çatışmaları aktarım-karşıaktarım ilişkisinde güncellik kazanarak hastayla analistin bilinçdışı şekilde sahnelediği canlandırmalarla dışa vurulabilir. Bu tür eyleme dökmelerde analist hasta tarafından kendisine verilen, farkında olmadığı bir rolü oynar. Canlandırmayı başlatan analistin kendisi de olabilir. Analistin olan biteni anlayıp yorumlayabilmesi ve dolayısıyla analitik sürecin ilerleyebilmesi için önce canlandırmanın yaşanması gerekebilir. Son yıllarda yorumlama çalışmasının zamanlamasına yönelik vurgunun gitgide canlandırma sonrası (post-enactment) sürece kaydığı söylenebilir.

Eyleme dökmenin habis yönüyle, iletişim kurmayı ve uyum sağlamayı amaçlayan selim yönünden bahsedilebilir. Bu ikisi bir arada bulunur. Eyleme dökme veya canlandırmalarla dile gelmeye çalışan ruhsal yaşantılar zamanında kavranıp yorumlanamadığında eyleme dökmenin habis yönü olumsuz terapötik tepkinin ağır basmasıyla kendini gösterir. Düşünceyi eyleme çeviren gerilemeci hareket şiddetlenir. Bu yönde gelişen harekette yıkıcılık öne çıkar. Eyleme dökme çerçeveye bir saldırıya dönüşür. Düşünceye ve bağlara saldırı niteliği taşır. Kişinin kendine ya da ötekine yönelik açık saldırganlığı biçimine bürünebilir. Ancak, anlaşılıp yorumlanabildiğinde, eyleme dökme simgeleştirme yolunda bir ara aşamaya dönüşür. 

Kogan (2002), Faimberg (2005), Bergmann (1982) ve başka çağdaş kuramcılar eylemselliğin ve canlandırmaların, tutulamayan yasın kuşaklararası iletimiyle ilişkisini de vurgulamışlardır. 

Psikanalizin Dili’nin bu sayısına katkıda bulunan yazarlar, bireyin ruhsallığına, öznellikler arası ilişkilere ve analitik sürece dair sorular etrafında, eylemselliğin değişken yüzlerini incelediler: Analitik süreçte eylemsellikle açığa çıkmaya çalışan ruhsal yaşantıların nitelikleri nelerdir? Çeşitli eylemsellik biçimleri arasındaki farklılıklar klinikte ne tür farklılıklara yol açar? Aktarım-karşıaktarım dinamiği içinde eylemselliğin yeri nedir? Eylemselliğin öne çıktığı klinik durumlarda yorumun rolü, işlevi ve biçimleri nelerdir? Toplumsal düzlemde tutulamayan yaslar, kuşaktan kuşağa iletilen travmalar, şiddet sarmalları canlandırma kavramı aracılığıyla düşünülebilir mi?..

Eylemsellik konusundaki yazılar bir yandan bu sayının ana dosyasını oluştururken bir yandan da dergimizin farklı tematik bölümlerinin içeriğini oluşturuyorlar. Bu sayıda Psikanalitik Kuram ve Teknik, Kadın ve Psikanaliz, Kültür ve Psikanaliz (Politika, Edebiyat, Sanat, Sinema, Tarih) temaları ekseninde çalışmalar yer aldı. Covid-19 pandemisiyle gündemimize giren “uzaktan analiz” konusundaki çalışmayla bu güncel meselenin tartışılmasına katkıda bulunmayı amaçladık. Son olarak kapsamlı bir kitap tanıtımı yazısıyla da ana temamızdan daha geniş bir alana doğru açılma fırsatı bulduk.

Psikanalizin Dili e-dergisi 4. sayısının Eylemsellik konusundaki zengin içeriğiyle keyifli ve verimli bir okuma-tartışma ortamına katkıda bulunmasını diliyoruz.

SEÇİLMİŞ KAYNAKÇA

Baranger, M. ve Baranger, W. (1961-62). “Dinamik bir alan olarak analitik durum”. Uluslararası Psikanaliz Yıllığı 2009. İstanbul: Yapı Kredi Yayıncılık.

Baranger, M., Baranger, W. ve Mom, J. M. (1983). Process and non-Process in analytic work, International Journal of Psychoanalysis, 64, 1-15.

Bergmann, M. V. (1982). Thoughts on superego pathology of survivors and their children. M. S. Bergmann & M. E. Jocovy (Haz.). Generations of the Holocaust içinde, (s. 287-309). New York: Basic Books.

Bohleber, W., Fonagy, P., Jimenez, J.P., Scarfone, D., Varvin, S., Zysman, S. (2013). Towards a better use of psychoanalytic concepts: A model illustrated using the concept of enactment. International Journal of Psychoanalysis 94: 501-530.

Erten, Y. (2014) Üzerindeki örtüsü olarak şeyin kendisi, Suret, Sayı: 4, s. 13-34.

Etchegoyen, R. H. (2005 [1991]). The fundamentals of psychoanalytic technique, Londra: Karnac.

Faimberg, H. (2008 [2005]). The telescoping of generations. Londra: Routledge.

Fenichel, O. (1953 [1945]). Neurotic acting out. In: Collected papers (second series, Chap. U).

Freud, S. (1901). The psychopathology of everyday Life. S.E., 6.

Freud, S. (1905 [1901]). Fragment of an analysis of a case of hysteria. S.E., 7.

Freud, S. (1914). Remembering, repeating and working-through (Further recommendations on the technique of psycho-analysis, II). S.E., 12.

Freud, S. (1940 [1938]). An outline of psycho-analysis. S.E., 23.

Greenacre, P. (1950). General problems of acting out. Psychoanalytic Quarterly, 19:455-467.

Kogan, I. (2002). “Enactment” in the lives of Holocaust’s Survivors Offsprings. Psychoanalytic Quarterly, 71: 251-272.

Kuruoğlu, A. (2021). Zihnin davranışa tutsaklığı. Y. Yılmaz (Haz.). Yıkıcılık ve ölüm dürtüsü içinde, (s. 80-96). İstanbul: İthaki Yayınları.

Mijolla-Mellor, S. D. (2005). Acting out/acting In. A. de Mijolla (Haz.). International Dictionary of Psychoanalysis içinde, (s. 10-11). Farmington Hills Thomson-Gale.

Sandler, J. (1976). Countertransference and role responsiveness, International Journal of Psychoanalysis, 3:43-47.

Steiner, J. (2006). Interpretative enactments and the analytic setting, International Journal of Psychoanalysis, 87-315-320.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s