Günümüz Ebeveynliğinde Kadınsı, Annesel, Erkeksi, Babasal: Genişlemiş Oidipus ve Her Durumda Var Olan Çocuksu

Florence Guignard

Günümüz Ebeveynliğinde Kadınsı, Annesel, Erkeksi, Babasal: Genişlemiş Oidipus ve Her Durumda Var Olan Çocuksu

Giriş

Düne kadar, Freud sonrası psikanaliz topluluğunun tamamı Oidipus Karmaşasının çözümlenmesi -asimptotik olsa da[1]– için gereken temel ölçütlerin cinsiyet ve kuşak farklılığının tanınması olduğunu düşünmekteydiler.

            Günümüz Batı toplumunda, toplumun nesil farkını ilgilendiren dikey ekseni birkaç on yıldır tehlikededir. Cinsiyet farklılığı konusunda ise iki çelişkili eğilimin eşzamanlı olarak geliştiğini gözlemliyoruz:

  1. Bir yandan feminizm ve toplumsal cinsiyet çalışmaları ile yayınlarının getirdiği hareketlilik sonrasında, şu anda kadınlar ve erkekler arasında sürekli olarak kurulmuş olan köprülerin olduğu, kız ve erkek çocukların aynı eğitimi paylaştığı, farklı cinsiyetler arasında karşılaştırma ve benzerliklerin geliştiği ve özdeşleşmenin kişinin sahip olmadığı biyolojik cinsiyetin ya da kişinin hayatı paylaşmayı hayal etmediği biyolojik cinsiyetin nesne ilişkilerinin farklı katmanlarından doğduğu bir “toplumsal cinsiyet sonrası” döneme gelmiş bulunmaktayız. Durum mükemmel olmaktan çok uzak olsa da, derinlemesine simgesel işleme bu nedenle sürekli olarak gelişmekte görünüyor.
  2. Ancak diğer yandan, kimliğimizin bir parçası olan biyolojik cinsiyetimizle bağlantılı sınırların aşınmasının bir sonucu olarak gittikçe daha fazla sayıda birey kendi cinsiyetleriyle doğmuş olmaktan yaşadıkları acıyı ifade ederek, cinsiyet değiştirmeye dair ihtiyaçlarını dile getirmeye cesaret ediyor. Taleplerindeki bu somutluk, yıllar boyu sürecek olan tıbbi ve cerrahi tedavilerin yarattığı yoğun fiziksel acı ve ödenmesi gereken onca bedele rağmen, ne olursa olsun talep ettiğini elde etmeye dair etkileyici bir kararlılığı da beraberinde getiriyor. Freud’un, benliğin her şeyden önce bir beden benlik olduğuna dair söylediklerini hatırlatan, kayıp nesnenin ardından yaşanan yas süreçleri, ruhsallık içi ve kişilerarası işlevlerindeki özdeşleşme süreçleri ve derinlemesine simgesel işleme, beden benlik alanı ile ilgili bazı soruları beraberinde getiriyor.

Julio Moreno (Kişisel iletişim, 2018) bizim artık Prometheusvari bir dünya görüşünden ziyade Faustvari bir görüşün içinde olduğumuzu söyler: kibrimiz bizi sürekli olarak sınırlarımızın dışına sürükler ve biz sınırlarımızı nasıl aşacağımızı bulmak için onları birer fırsat olarak görürüz. Ancak, bilinçdışı kısımlar da dahil olmak üzere, bağlı olduğumuz tüm süreçle ilgili düşünme yetimizi koruyamazsak, kimliğimizin tutarlılığı riske girebilir.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s